ALLAH BİZE YETMEZ Mİ?
Sahi bir Müslüman neden Allah’ı bırakıp kendisine yardım edeceğine inandığı varlıklara(insan,mezar-türbe, ağaç vs) giderek bir takım isteklerde bulunur? Kendi kendime hep bu soruyu sorup cevaplamaya çalışıyorum. Bu tür insanları da anlamaya çalışıyorum bir yandan. Öyle ya iman ettiği Rabbi insana neden yetmez(Zümer 39/36), insan Rabbini neden uzak görür de ona ulaşmak için aracılar edinir?
Geçenlerde arkadaşlarla Amasra’da kısa bir şehir turu atarken şöyle bir hadise ile karşılaştım. İki kadın ellerine taşlar almışlar bir yerlere taş atıyorlar. Baktım altından geçtiğimiz (Karanlık Tünel mevkiinde) tarihi kapının başında bir deliği taşlıyorlar. Meseleyi anladım ama anlamamış ayağına yatarak sordum: Ne yapıyorsunuz burada dedim. Taş atıp dilek diliyoruz dediler. Peki kimden diliyorsunuz diye sorunca tam da beklediğim cevabı verdiler: Allah’tan. Teyzeciğim, Allah’tan bir şeyler istemen için buraya taş atman mı gerekir dedim. Cevap yok. Hatalarını anladılar ve oradan uzaklaştılar. Evet mesele ortada. Millet şuursuzca ne yaptığını bilmeden, “uydum kalabalığa” mantığı ile hareket ediyor. Millet yapıyor biz de yapalım, ne olacak, ne var bunda deniliyor çoğu kez.
Yine geçenlerde televizyonda akşam haberlerinde izlediğim ibretlik bir olayı aktarayım. Birçoğumuz izlemiştir bu ve benzeri haberleri. İstanbul’da Oruç Baba diye bir türbe var. Ramazan ayının ilk ünü dolup taşıyor. Bu Ramazan’ın ilk günü de aynen öyle olmuştu. Ne hikmetse gelenlerin tamamına yakını kadın görünüyordu.(Bu konu üniversitelerin ilgili dallarında araştırma konusu olmalı bence) İnanışa göre Ramazan’ın ilk iftarını burada “ekmek ve sirkeyle” açarsan dileklerin kabul olurmuş! Buna ciddi ciddi inanan ne kadar insan var aman Ya Rabbim! Muhabir birkaç kişiye soruyor. Aldığı cevaplar insanı dehşete düşürüyor:
Oğluma erkek çocuk istedim oldu. Kızıma iş istedim oldu, eş istedim oldu. Şimdi geldim ev istemeye… Oh maşallah Oruç baba türbesi olmuş İŞ KUR… Önce Allah’tan sonra oruç babadan ev istiyorum… Ev alacaktık ev istemeye geldim… Çocuğumuz olmuyordu çocuk istemeye geldim. Geçen sene bir komşumuz istemişti onun çocuğu olmuştu… Araba alacağız, araba dilemeye geldim… Daha önce dilekleri kabul! Olanlar bu sene sirke dağıtıyor. Ne de olsa tecrübeli. Dağıtıyor ki onlarınki de kabul olsun! İşin trajikomik tarafı da ne biliyor musunuz? Dillerden “Allah” düşmüyor, “Allah kabul etsin” cümlesi en sık kullanılan cümle burada. Bir tarafta da “La ilahe illallah” zikri yükseliyor koro halinde. Hele bir görüntü var ki kanımı dondurdu desem yeridir. İki genç Oruç Baba Türbesi yazan tabelaya cüzdan ve anahtarlarını sürüyor. (Hani bunlar okullarda çağdaş eğitim alıyorlardı?) Güya böylece çok para kazanacaklar, ev ve araba sahibi olacaklar. Oh ne âlâ dinmiş bu! Çalışma yok, yan gel yat, sonra türbeye git cüzdanını oraya buraya sür, hoop cüzdan dolsun!
Yahu birileri artık buna dur demeyecek mi? Millet zıvanadan çıkmış iyice. Mesela toplumda herkesin sevip saydığı bir hoca efendi o akşam oraya gidip şöyle yüksekçe bir yere çıkarak o gâfil insanlara hakikati haykırsa olmaz mı? Meselâ Nihat Hatipoğlu. Mesela Necmettin Nursaçan, mesela Mustafa Karataş gibi hocalarımız bunu yapabilirler. Neden yapılmıyor? Çok mu zor?
Bakın imana şirk karıştırmak(En’am6/82, Yusuf 12/106)) Allah’ın sıfır müsâmaha gösterdiği günahtır.(Nisa4/116) Bu şirktir. Şirk, Allah’a ortaklar edinmek. Allah’a ait sıfatları başka varlıklara da vererek Allah ile beraber ona da tazimde bulunmak, ibadet etmek demektir. Yani sulandırılmış iman. Yeryüzünde insanoğlunun işleyebileceği en büyük günah şirktir. Şirk zulümdür.(Lokman31/13) Bir Müslüman nasıl olur da bir ölüden bir şey ister? Ey cahil insan! Senin meded umduğun o kabirdeki fâninin senin duana ihtiyacı varken sana ne yapacak? “Geçen sene istedim oldu” diyenler şeytanın oyuncağı olduklarının farkında bile değiller. Allah onları sınıyor. İstediklerini yerine getiriyor. Ama onlar bunu oradaki ölüden biliyorlar. Orada yatanın ölü olmadığına, seni duyup gördüğüne falan inanıyorsan sen zaten zıvanadan çıkmışsın. Bu sana bela olarak yeter de artar bile.
Hani biz sadece Allah’a ibadet edecek, sadece Allah’tan yardım dileyecektik. (Fatiha 3) Hem de günde kırk defa söz verdiğimiz halde. Hani Rabbimiz bize şah damarından daha yakın idi (Kaf50/16).Hani Rabbimiz bize çok yakın idi(Bakara2/186) neden bize bizden daha yakın olan, bizi bizden daha iyi bilen Rabbimizden istemeyiz de ölüden ya da fânilerden isteriz. “Efendim ben aslında Allah’tan istedim!” diye kıvırmanın âlemi yok. Allah’tan isteyeceksen neden mezarlara, yatırlara gidip duruyorsun. Oralarda bir takım âyinler yapıyor, abuk-zubuk hareketlerde bulunuyorsun. Bu, Allah’ın gücüne gitmiyor mu sanıyorsun?
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.