DOLAR: 34.3 TL
EURO: 37.1 TL

1928 YAZINDA YAĞAN KAR

6 yıl önce
789 kez görüntülendi

1928 YAZINDA YAĞAN KAR
Reklam

2017-2018 kışında Trabzon-Giresun yöresinde “kış olmadı” denilecek düzeyde havalar güzel gitmiş, beklenen oranda kar yağmamıştır. Öyle ki kardan nasibini alamayan sahil halkı kar görmek için, yüksek köylere ve yaylalara akın etmişlerdir. Eskiden zulümle anılan kar, artık eğlence ile anılır hale gelmiştir.

Kar, 21. yüzyılda belki halk için heyecanla beklenen bir eğlence unsuruydu. Ancak geçmişte durum hiç de öyle değildi! Kar, eskiden özellikle köyler için çileydi. Geçim sıkıntısı, ulaşım zorluğu ve hayvanların beslenmesi gibi pek çok olumsuzluk karla özdeşleştirilmişti.

Hele bir de kar vakitsiz yağdıysa, yörede durum daha da vahimdi: Kışlıklar hazırlanmamış, tarlalarda işler bitmemiş ve en önemlisi vakitsiz yağan kar ürünlerde donma ve yanma vakalarına yol açmış oluyordu. Durum böyle olunca hayaller erteleniyordu. Vakitsiz yağan kar fındıkları yakıyor, “fındık sonu veresiye” diye bir ticari referans kalmıyor, evlenecek olanlar bir sonraki yılı beklemek zorunda kalıyordu…

İşte 1928’de Trabzon-Giresun yöresinde tam böyle bir olay yaşanmıştı. Ağustos ayında yarım metre boyunda yağan kar, insanlarda ve hayvanlarda can ve mal kayıplarına yol açmıştı… Cumhuriyet gazetesi olağanüstü olayı şöyle haber yapmıştı:

“Dünya tersine mi dönüyor?

Trabzon ve havalisine müdhiş kar yağdı, soğuktan incimad edenler olduğu gibi hayvanlarda da telefat var!

Trabzon-20 (Muhabir-i mahsusamızdan)- Kış erken gelmiştir. Ve Bingöl yaylalarından evvelce yağan kardan başka yeniden yarım metreye yakın kar yağmıştır. Soğuk pek ziyade ve birden bire arttığı için iki kişi donarak ölmüştür. Hayvanat meyanında müthiş telefat vardır. –Şemseddin” (Cumhuriyet, 21 Ağustos 1928).

1928’de bugünkü yaşam olanaklarının mevcut olmadığı açıktır. Tarlalar ve bahçeler adeta yöre insanının yaşam standartlarını belirlemektedir. Fındık 1928’de bugünkü kadar yaygın olmasa da ekinler temel geçim unsurudur.

Cumhuriyet döneminin seçkin isimlerinden Sadettin Kaynak tarafından bestelenen ve Safiye Ayla’nın özgün yorumu ile TRT radyolarında yıllarca yankılanan bir türküde de yer verildiği üzere; “ekinler”in varlığı şükürle anılmıştır… Ekinlerin yokluğu, yani üstüne yağan vakitsiz kar ise yöre insanı için en büyük talihsizliktir…

“Ekinler sarardı biçtik güz geldi
Hakk’a şükür bu yıl bire yüz geldi
Nidem ki yokluğun pek öksüz geldi
Sen yeterdin ekinleri neyliyem”

Ağustos 1928’de yağan kar yöre insanına “dünya tersine mi dönüyor?” sorusunu sordurmuştur. Ekonomik döngünün anormalleşmesini, kardan zarar gören ekinleri bu soruyla değerlendiren yöre insanı ile sevgiliyi de ekinlerle anlatan türküler arasındaki ilişki son derece dikkat çekici, bir o kadar da tutarlıdır. Nitekim benliğimiz türkülerimizle açığa çıkar… Gerek türkülerimizde, gerekse yöre yaşlılarının anlatımlarında “vakitsiz yağan kar ile ekin ilişkisi” “ah…, hey gidi…” diye başlıyorsa bugüne dek hiç yazılmamış; ekinler üzerinden yazılacak, bir sosyal tarih anlayışını artık benimsemek gerekiyor!

Reklam
Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Yukarı Çık